“Benden Bahsedilmesi İçin Daha Kaç Kişiyi Öldüreyim?”
Bu sözler bir insana işkence edip, öldürmeyi kendisine meslek edinmiş sapık ruhlu Dennis Rader’a ait.
1945 yılında Amerika’nın Kansas Eyaletinde dünyaya gelen Dennis Rader, normal bir çocukluk dönemi yaşamıştır. Hayat şartları son derece iyi olsa da Rader, hiçbir zaman normal bir yaşantı sürmemiştir.
Okul döneminde sessiz, sakin bir kişi olarak tanınan ve çevresi tarafından kibar bir genç olarak tanımlanan Rader, buna rağmen daha çocukken zavallı kedi ve köpeklere işkence yapmaya başlamıştır.
Yaşı ilerledikçe daha korkunç bir hal alan Rader, ergenlik dönemi yaşlarından itibaren esaret, kontrol ve işkence fantezileri geliştirmeye, bu fantezilerini kağıtlara çizmeye başlamıştır. Bununla birlikte kadın iç çamaşırlarına aşırı ilgisi oluşur ve röntgenciliğe başlar.
Tüm bu sapkın fikirlere ve aşırı cinselliğe düşkün olmasına rağmen 26 yaşına kadar hiçbir kadınla cinsel ilişki yaşamaz. Kadınlara karşı her zaman çekingen bir yapıya sahip olduğu için daha çok röntgencilik yaparak tatmin olmaya çalışır. Rader, 1966 yılında üniversiteyi kazanamayınca 21 yaşında askere gitmek durumunda kalır ve havacı olarak Vietnam’da savaşır. Türkiye, Yunanistan, Güney Kore ve Japonya’da bulunur. Askerde bulunduğu esnada hayat kadınları üzerinde özellikle aklında tasarladığı bağlama fantezilerini uygulamak için teklif götürse de kabul edilmediği için bu fikirleri uygulayamamıştır.
22 Mayıs 1971’de Paula Dietz ile evlendi. Bu evlilikten bir oğlu ve bir kızları oldu.
Rader 1972-1973 yılları arasında Coleman Company’de çalışmıştır. Daha sonra 1973 yılında Cessna için kısa süre çalıştı. Kasım 1974’ten Temmuz 1988’de işten çıkarılıncaya dek, yıllarında ticari işletmeler için alarm sistemleri satan ve kuran Wichita merkezli ADT Güvenlik Hizmetleri bürosunda çalıştı. Orada kurulum müdürü de dahil olmak üzere çeşitli görevlerde bulundu. Ayrıca burada çalıştığı süre içerisinde ev güvenlik sistemlerini nasıl etkisiz hale getireceğini öğrendiğine inanılıyor.
Rader, 1990 federal nüfus sayımından önce 1989’da Wichita bölgesi için sayım saha operasyon müdürüydü.
1991’de Rader, “hayvan kontrolü, konut sorunları, imar, genel izin uygulamaları ve çeşitli rahatsızlık davaları” konularında sorumlu kişi olarak Park City’deki Uyum Bölümü’nün yöneticiliğini üstlenmek üzere işe alındı. Bu bölümde yaklaşık 14 sene görev yaptı. Görevi esnasında mahalleli tarafından sürekli olarak şikayet ediliyordu. Çünkü Rader tam bir kanun adamıydı ve kanunun her aşamasını harfiyen uygulamaya çalışıyordu. Mahalleliyi uyarırken çok sert bir dil ve mizaca sahip birisiymiş gibi davranıyordu. Park City Belediye meclisi tarafından 2 Mart 2005 yılında görevine son verildi.
Ayrıca yaklaşık 200 kişiden oluşan Lutheran cemaati olan Mesih Lutheran Kilisesi’ne üye idi. Yaklaşık 30 yıl boyunca bu kiliseye üye olmuş ve son olarak Cemaat Konseyi başkanlığına seçilmişti. Bununla birlikte izci liderliği de yapıyordu.
Tüm hayatına bakıldığında Rader, çeşitli işlere girip çıkar, röntgencilik arzusunu pekiştirecek ve uygulama alanı sağlayacak türden işleri tercih eder. Nüfus sayımlarında saha operasyon şefliği, güvenlik şirketinde kurulum müdürü, tamirci, zabıta gibi sektörlerde aktif olarak görev alır.
Bu, ona insanların kolayca güvenini kazanma, evlerine rahatlıkla girme, gözetleme ve eşyalarını çalma fırsatı sunar.Bu yıllarda fantezilerini yaşamak için evinin bodrum katında kendisine bir dünya oluşturan Rader, çaldığı kadın iç çamaşırlarını üzerine geçirip, boynuna ip bağlayarak kendini asar ve fotoğrafını çekmeye başlar. Böylelikle yıllardır sapkın aklında oluşturduğu fantezileri ilk olarak kendi üzerinde dener.
Bu şekilde yıllarca fantezilerini uygulayarak kendisini tatmin etmeye çalışsa da artık kendisine daha fazla hakim olamaz.
Mahalleye yeni taşınan Otero ailesi Dennis Rader’in dikkatini çeker. Özellikle koyu tenli, Latin kökenli Julia Otero’yu gözüne kestirir ve detaylı bir plan kurmaya başlar. Mahkemede ifade ettiği gibi aileyi haftalarca takip eder. İşinin de vermiş olduğu rahatlıkla Rader, evin tüm giriş çıkışını öğrenir. Bununla birlikte cinayet anında kullanacağı ve sapkın fantezilerini uygulayabileceği aletleri de hazırlar.
Tüm hazırlıklarını yapıp aklında sinsice bir plan kurgulayan Rader, mahkemede açıkladıklarına göre 15 Ocak 1974 Salı günü sabah 7.00 civarında ailenin oturduğu eve gelir. Evin arka tarafına geçerek telefon hattını keser ve beklemeye başlar. Bu sırada evin küçük oğlu joseph otero jr kapıyı açar ve içeride bulunan köpeği dışarıya çıkarmaya çalışır. İşte tam da bu esnada Rader hamlesini yapar ve evin içerisine girer.
Fakat yaptığı plana göre evde anne Julie, oğlu joseph jr ve kızı Josephine Olması gerekiyordu. İçeriye girdiğinde ise baba joseph’inde orada olduğunu fark etti. Bunun sonrasında tabancasını çıkartarak aileye doğrulttu.
Silahıyla aileyi rehin alan Rader, evdeki saldırgan köpeği evin oğluna dışarı çıkarttırır. Aileye aranan bir suçlu olduğunu nakit, gıda ve arabaya ihtiyaç duyduğu yalanını söyler. Mahkemede bu yalanı ailenin babası Joseph’i sakinleştirmek için söylediğini ifade eder.
Herkesi oturma odasında yere yatıran Rader, fikrini değiştirip, aileyi yatak odasında toplayıp, herkesi teker teker bağlar.
Tüm bu yaşananlar olurken evin babası tüm bunların kardeşi tarafından yapılan bir şaka olduğunu zanneder fakat işler artık iyice çığırından çıkmaya başlayınca o da durumun vahametini anlar ama artık iş işten geçmiştir.
Rader ilk olarak kendisi için en büyük tehdit olan Joseph’i hedef alır ve kafasına beyaz bir poşet geçirerek boğmaya çalışır. Bu esnada Joseph çok şiddetli bir şekilde karşılık verir fakat bağlı olduğu için sadece kafasında bulunan poşete delik açabilir. Rader ise kafasına yeni bir poşet geçirir ve delik açsa da boğulması için kafasına beyaz bir tişört sarar ve iple boğarak öldürür.
Ardından eşi Julia’ya yönelir ve onu çıplak elle boğmaya çalışır ama bu tahmin ettiğinden de uzun sürer. Öldüğünü sandığı Julia bayılmıştır, kendine geldiğinde çocuklara bir şey yapmaması için yalvarır:
“Tanrı ruhuna merhamet versin!”
Rader ise kadının öldüğünden emin olduktan sonra 9 yaşındaki Joseph’i yatak odasına sürükler, zavallı çocuğun üstüne çıkarak boğar. Yataktan yere yüzüstü yuvarlanan çocuğun ölümünü, bir sandalyede oturarak bir film izler gibi heyecanla seyreder.
Ardından evin kızı 11 yaşında ki Josephine’ni evin bodrum katına indirir. Burada zavallı küçük kızı boynundan ve bacaklarından boruya bağlar. Korku içinde olan küçük kızla konuşarak onu rahatlatmaya çalışır ve ona cennete gideceğini söyler. Daha sonra küçük kızı boğarak öldürür ve cesedini izleyerek mastürbasyon yapar. Mastürbasyon yaptığı boruda bulunan spermlerden anlaşılır.
Mahkemede verdiği ifadeye göre bunun sonrasında evi iyice temizler ve evin babasının saatini ve evde bulunan bir radyoyla birlikte arabanın da anahtarını alarak dışarıya çıkar. Hakime radyonu aldığımı ve neden aldığımı hatırlamıyorum ama görünüşe göre almışım der.
Rader, ailenin arabasını alarak bir markete gidip park eder ve anahtarı marketin çatısına fırlatır. Yürüyerek kendi arabasına geri döner ve bir bıçağının eksik olduğunu fark eder, Olay mahalline geri dönerek bıçağını alır.
Rader’in farkında olmadığı ailenin üç çocuğunun daha olduğu ve olay esnasında okulda olduklarıydı. Cinayet soruşturması neticesinde polis başka kişileri yakalar ve cezalandırır.
Rader ise gazetede çıkan eksik haberlere ve polisin yanlış insanlardan şüphelenmesine çok sinirlenir.
Olayı anlatmak ve asıl katilin kendisi olduğunu ifade etmek için mektup yazar ve kütüphaneye giderek bir kitabın arasına saklar. Ardından mektubu yerel bir gazetenin editörüne haber verir.
Mektupta, Otero cinayeti ile ilgili: “Ben kimsenin yardımı olmadan kendim yaptım. Bu da imzam: BTK; Bind Them, Toture Them, Kill Them (Bağla, işkence et ve öldür) yazmaktadır.
Rader cinayetlerinde hep aynı ritüeli uygulamaktadır: İzleme, saklanma, silahla tehdit, iple bağlama, işkence, boğma ve tatmin olma.
İlk cinayet girişiminde aynı aileden 4 kişiyi öldüren Rader, 3 ay sonra yeniden harekete geçer ve 4 Nisan 1974 Perşembe günü daha önce araba kullanırken gördüğü Kathryn Bright’i öldürmek ister.
Kısa süre içerisinde plan yapar ve evin arka kapısından içeriye girerek genç kızın eve gelmesini bekler. Bu esnada hiç planda olmayan bir şey olur ve Kathryn Bright kardeşi Kevin ile birlikte eve gelir. Bu duruma hazırlıksız olan Rader, vazgeçmez ve Otero ailesinde yaptığı gibi elinde silahla çıkar ve aranan bir suçlu olduğunu, paraya ihtiyacı olduğunu söyler.
Kevin’e kız kardeşini bağlamasını söyledi. Kevin’i, Kathryn’i bağladıktan sonra farklı bir odaya götürür ve onu yatağın ayak kısmına bağlar. Ardından onu boğmaya başlar fakat çok sağlam bağlayamadığı için Kevin gösterdiği mücadelenin ardından Rader ile kavgaya başlar. Mahkemede anlattığına göre Rader önce kafa atar ve ardından elinde ki silahını almaya çalışan Kevin’i üzerinde bulunan diğer silahla 2 defa vurur. Etraf kan gölüne dönünce öldüğünü zanneder ve Kathryn’in yanına gelir.
Kathryn’i boğmaya başladığı esnada genç kızın da iyi bağlanmadığını fark eder ve kızla sıkı bir mücadeleye girer. Kızı boğmaya çalışırken dışarıdan sesler gelir bunun üzerine “Polislerin eve geldiğini ve kendisi için artık yolun sonu olduğunu düşündüğünü” itiraf etse de aslında Kevin’in ölmediğini ve evden hızlıca dışarıya çıktığını fark eder.
Peşinden gitmeye çalışsa da yetişemez ve hemen eve geri döner. Kathryn’i boğmayı başaramayınca yanında getirdiği bıçakla genç kızı kaburgalarından 2-3 defa bıçaklar ve hızlıca evi temizleyip koşarak dışarıya çıkar. 4 blok ileride bulunan Wichita Eyalet Üniversitesi kampüsüne park ettiği arabasına biner ve hızla oradan uzaklaşır.
Sapık katilden kurtulmayı başaran Kevin, polise haber verir. Fakat Kathryn, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybeder.
Mahkemede Rader, Hakime “eğer yanımda aletlerimin tamamını getirseydim Kevin asla kurtulamazdı” demiştir.
Yaşanan bu olayların arından Rader 3 yıl boyunca sessiz kalır fakat 17 Mart 1977 Pazartesi günü tekrar harekete geçer.
Shirley Vian o gün oğlu Steve’i markete çorba almak için göndermişti. Steve marketten dönerken yanına bir adam gelir ve elinde tuttuğu resmi çocuğa göstererek resimde ki kişiyi tanıyıp tanımadığını sorar. Steve ise tanımadığını söyleyerek eve gider. Aradan çok bir zaman geçmeden evin kapısı çalar. Steve evde bulunan 2 kardeşiyle kapıyı önce açabilmek için yarışır ve kapıyı kendisi açar. Karşısında biraz önce resimle kendisine soru soran Dennis Rader’i görür. Shirley Vian bu sırada yatak odasındadır. Rader eve hızlıca girer ve ilk olarak evin panjurlarını indirir ve televizyonunu kapatarak omuz askılığında ki silahı çıkartır. Yatak odasından çıkan Shirley karşılaştığı manzara karşısında bir şey yapamaz. Rader, Steve, kardeşlerini banyoya götürmesini ve yanına birkaç oyuncakla battaniye almasını söyler ve ardından da kapıyı ip yardımıyla bağlar. Ardından kadını yatak odasına götürür ve yatağa bağlar. Talihsiz kadın hasta olduğu için kusar. Rader kadına bir bardak su verir ve konuşarak kadını rahatlatmaya çalışır.
Ardından kadını ip ve siyah bantla yatağa bağlar ve kafasına geçirdiği poşetin ardından kravatıyla boğarak öldürür. Shirley’nin ölmesinin ardından mastürbasyon yapar. Tüm bunlar gerçekleşirken çocuklar sürekli olarak bağırmaya ve kapıya hızlıca vurmaya devam eder. Evde bulunan telefonun da çalmasıyla panik yaşayan Rader, çocukları öldüremeden evi hızlıca temizler ve evden ayrılır.
Steve ise cinayetten tam 28 yıl sonra yaptığı bir konuşmada annesini ilk gördüğü zamanı anlattı. Açıklamasında “annemin başında plastik bir torba, boynuna bağlanmış bir ip vardı, elindeki bütün parmaklar kırılmış, elleri sırtından bağlanmış olarak yatıyordu” dedi.
Mahkemede hakim kendisine kurbanlarını nasıl seçtiğini sorar ve Rader ise “Seri katiller hakkında çok şey okuduysanız, sorduğunuz şeyin farklı aşamalardan geçtiğini biliyorsunuzdur. Temelde, bir kurban arıyorsun. Aylarca ya da yıllarca dolaşıyor olabilirsin ama bir kere bir insana kilitlediğinde, takip ediyorsun. Ve artık kurbanını seçmiş oluyorsun” ifadeleriyle cevap verir.
8 Aralık 1977 Perşembe günü saldırdığı Nancy Fox’a da tam olarak bu şekilde davranmıştı. 25 yaşında ki genç kızı ilk gördüğünde öldürmeye karar vermiş ve aylarca genç kızı takip etmişti. Hatta kızın çalıştığı Helzberg mağazasına birkaç defa gitmişti. Mahkemede “bir insanı ne kadar tanırsam o kadar rahat hareket ediyorum” demişti.
Genç kızın rutinini bildiği için 8 Aralık günü harekete geçti. İki yada üç blok ileriye arabasını park ederek kimsenin olmadığı eve gelir. Her ihtimale karşı evin kapasını çalar ve kimse olmadığından emin olduktan sonra evin arkasına geçer. İlk olarak telefon hattını keser ardından arka kapıyı kırarak mutfağa geçer ve talihsiz kızın eve dönmesini bekler.
Nancy Fox eve geldiğinde onu silahını kullanarak kontrol eder. Kadına cinsel ihtiyacı olduğunu söyleyen Rader, ilginçtir ki kimliğini ifşa etme isteği duyar ve 5 kişilik Otero ailesini öldürdüğünü itiraf eder. Nacy ona karşı koyamaz. Kadınla uzun süre konuşarak rahatlatır. Hatta kadın bu sırada bir sigara içer. Ardından tuvalete gitmek istediğini söyler ve tuvaletten çıktığı esnada Rader onu yanında getirdiği kelepçeyle etkisiz hale getirir. Ardından çıplak kadını yatağa yatırır ve üzerine çıkar. Kemeriyle kadını boğarak öldürür. Ardından mastürbasyon yapar ve Spermlerini cesedin yanındaki gömleğin üzerine bırakır. Sonra bir kulübeden polisi arayıp, yaptıklarını anlatır ve Nancy’nin adresi verir. Telefon konuşmasının ses kaydı günlerce TV’lerden yayınlanmasına rağmen kimse sesini tanıyamaz.
Bu ses kaydının yayınlanmasının sonrasında 8 yıl boyunca yine sessiz kalan Rader 27 Nisan 1985 Cumartesi günü Marine Hedge saldırmaya karar verir.
Kadının evde olmadığı bir anda eve gizlice girer ve saklanarak gelmesini bekler. 53 yaşında ki dul kadın eve bir erkekle gelir. 1 saat kadar erkeğin gitmesini bekler ve kadın yatak odasına gittikten sonra gizlice yanına sokulur ve onu boğarak öldürür. Sonra mastürbasyon yaparak kadına ait kişisel eşyalarından bazılarını da alarak evden ayrılır.
16 Eylül 1986 Salı günü telefon tamircisi kılığına girerek uzun süredir takip ettiği Vicki Wegerle’nin evine gelir ve kadın ona yardımcı olarak telefonun olduğu yere götürür. Telefonu tamir ediyormuş gibi yaptığı esnada silahını çıkarır ve kadını tehdit ederek yatak odasına götürür. Kadını bağlar ve boğmaya başlar ama kadın iplerden kurtularak karşı koyar. Kısa bir mücadelenin ardından kazanan Rader olur ve kadını çorapla boğarak öldürür.
Rader 19 Ocak 1991 Cumartesi günü son kurbanı Dalores Davis’i öldürmek için harekete geçer. Bu defa kurban evdeyken gelir ve mısır gevreği kutusuna sakladığı taşla kapının camını kırarak eve girer. Bu kutu ise daha sonra bir yol kenarına atılı şekilde bulunacaktır. Camın kırılma sesinin duyulması üzerine kadın korkuyla ne olduğunu anlamaya çalışırken onu kelepçeler ve çorapla boğarak öldürür. Ardından ilk defa yapacağı gibi kadının arabasını alarak cansız bedenini bir yere gömer. Oradan ayrılırken silahlarından birisinin kayıp olduğunu fark eder ve aramaya başlar. Tekrar kadının evine gelir, silahını bulur ve evi temizleyerek arabanın anahtarını evin çatısına atarak oradan uzaklaşır.
Rader bütün cinayetlerini itiraf ettiği mektuplar yollamaya devem eder. Mektuplarını yine aynı BTK imzasıyla gönderir. Mektuplardan birinde “Ah ölüm” isimli eski bir halk ezgisinin üzerinde oynamalar yaparak “Ah Nancy’ye Ölüm” şeklinde değiştirmiştir.
Dennis Rader bağlama, işkence ve öldürme ile cinsel tatmine ulaşmaktadır. Diğer bir insanın hayatını sadece kendini tatmin etmek için bitirmekte beis görmez.
Öldürdüğü insanların acılarına tepkisizdir. En küçük bir pişmanlık veya vicdana azabı hissetmez. Polise ve gazetelere yolladığı mektuplarla işlediği cinayetleri dünyaya duyurma isteği Narsistik kişilik bozukluğunun göstergesi olarak belirtilmiştir.
İnançlı ve aile sorumluluğu olan Rader’in hunharca cinayeti işlerken nasıl böyle farklı bir psikolojiye büründüğünü anlamak zor.
Bir psikopat başkaları için empati duyamaz. Psikopatlar, masum insanlara işkence edip öldürmekte tereddüt etmeyen, suçluluk, intikam, pişmanlık duymayan soğukkanlı insanlardır.”
1974 ile 1991 yılları arasında cinayetler işleyen Rader uzun süre kimseyi öldürmez. Eskiden işlediği cinayetler hakkında mektuplar yazmaya ve kurbanlarından çaldığı nesneleri bu mektuplarla birlikte polise yollamaya devam eder. Bu arada işlediği cinayetlerin davası devam etmekte ve medyayı meşgul etmektedir.
2004 yılına gelindiğinde soruşturma iyice soğumuştu. Herhangi bir gelişme yaşanmıyordu ama bu sırada Rader polislere bir mektup gönderdi. Bu mektubunda işlediği cinayetlerden birisini anlatıyordu. Polis ise bu cinayetten Rader’i sorumlu tutmuyordu ama alınan mektubun ardından polis soruşturmayı bu yönde devam ettirdi. Kurbanın tırnaklarının altından toplanan DNA, polise önceden bilinmeyen kanıtlar sağladı. Daha sonra, seri katilin bulunması için yüzlerce erkeğe DNA testi yapmaya başladılar. Bu aşamada yaklaşık 1100 DNA örneği alınacaktı fakat katile hala ulaşılamamıştı.
Polis, güvenini kazanmak için Rader’a karşılık verdi. Ardından, polisle yaptığı iletişimlerden birinde, Rader, disketlerden bilgi izinin mümkün olup olmadığını sordu. Polis departmanı, böyle bir diskin aslında ne zaman kullanıldığını bilmenin hiçbir yolu olmadığını söyledi. Rader daha sonra mesajını ve disketini polis departmanına gönderdi; bu departman Microsoft Word belgesinin meta verilerini hızla kontrol etti. Meta verilerde, belgenin kendisine Dennis diyen bir adam tarafından yapıldığını tespit ettiler. Ayrıca Lutheran Kilisesi ile bağlantı buldular. Polis, internette ‘Lutheran Kilisesi Wichita Dennis’ için arama yaptığında, Ailenin adını buldular ve sonunda bir şüpheli tespit edebildiler: Polis Dennis Rader’in, siyah bir Cherokee Jeep’e sahip olduğunu da biliyordu. Araştırmacılar Rader’in evine gittiklerinde, siyah bir Cherokee Jeep’in dışarıda park ettiklerini fark ettiler.
Polisin şimdi Rader aleyhinde ciddi kanıtları vardı, ancak onu tutuklamak için daha doğrudan kanıtlara ihtiyaçları vardı. Onu şüphelendirmemek ve kaçmasına engel olmak için gizlice Rader’in Kansas Üniversitesi’de okuyan kızından DNA örneği aldılar.
Bu DNA örneğiyle kurban üzerinden alınan DNA birbirini tutunda Rader’i tutuklamaya karar verildi.
25 Şubat 2005 Cuma Günü Park City’deki evine öğle yemeği için gelen Rader, evinin tamamen polisle çevrili olduğunu fark edince kaçmadı ve evine yaklaştı. Sessizce teslim oldu ve kelepçelendi ardından onu bekleyen bir polis arabasına götürüldü.
Arabaya bindiğinde “Merhaba Bay Landwehr” dedi.
Ken Landwehr ise”Merhaba Bay Rader” diye yanıtladı.
Ertesi sabah düzenlenecek bir basın toplantısında, Wichita Polis Şefi Norman Williams bir açıklama yaptı ve “BTK tutuklandı.” dedi. Rader, 27 Haziran 2005’te cinayetler hakkında suçlu olduğunu itiraf etti.
Rader sorgulamasında tekrar öldürmeyi planladığını itiraf etti. Ekim 2004’te birisini gözüne kestirmiş ve uzun süredir takıp ediyor ve öldürmek için plan yapıyordu. Ayrıca Rader, sorgu sırasında dedektiflerin kendisine bir bilgisayar diski göndermenin güvenli olmasından dolayı yalan söylediğini fark edince şaşkına döndü. Teğmen Landwehr sakince bir seri katil yakalamaya çalıştıklarını açıklamak zorunda kaldı.
Mahkeme sürecinden sonra Rader 2005’de suçlu bulunur. Kansas’da idam cezası olmadığından 175 yıl şartlı tahliye olmadan hapis cezası alır.
27 Temmuz 2005 tarihinde, Sedgwick İlçe Bölge Yargıcı Eric Yost, akıl sağlığının tehlikede olduğunu kabul eden normal 60 günlük bekleme süresinden feragat etti ve eşi için derhal bir boşanma izni verdi. Rader boşanma davası açmadı ve 33 yıllık evlilik sona erdi.
Rader hala daha Kansas’daki El Dorado Correctional hapishanesinde cezasını çekmektedir.
Dennis Rader‘nin hayat hikayesinin tamamının olduğu ve daha fazla detayların yer aldığı kitabı aşağıda ki linkten okuyabilirsiniz. Kitaba ulaşmak için aşağıda ki resme tıklayabilirsiniz.
By Kaynuka